9 Haziran 2016 Perşembe

Sapanca Gölü Çevresi (ilk tur). 29.05.2016


-Dııııtttttttt, dıııtttttttttttttt, dııttttttttttttttt...

- Efendim

- Erol yarın tur yapalımmı?

- Yapalım. Nereye?

- Sapanca gölü çevresi

- Hava bulutlu gösteriyor yağmur yağarsa?

- Yağarsa yağsın. Yapalım.....



 Bir kaç aydır devam eden kısa antreman turlarından sonra(10-25 km. lik sürüşler) nihayet fırsat bulup 29 Mayıs 2016 günü Erol ile birlikte (tabiki bisiklet ile) sapanca gölü çevresini saat yönünün tersine dönmeye karar verdik. Hava durumu bulutlu fakat güzeldi. Yağmur ? yağarsa yağsındı :))

  Ani gelişen tur olmasına rağmen ekibimizdeki diğer koloni arkadaşlarımızada haber verdik fakat çok ani olduğu için katılamadılar.
 
   Tur için kendimize resmi başlangıç noktası olarak Yahya Kaptan SDKM'yi belirledik ve sabah 07.30 da SDKM önünde buluşmak üzere anlaştık.

   Bisiklet dünyası için küçük fakat bizim için büyük bir adım olan yaklaşık olarak 100 km. üzeri bu mesafeyi yapabilmek için yaptığımız hazırlık standartların üzerine çıkmadı.

1. Yedek kıyafetb (t-shirt, şort, atlet, yağmurluk)
2. Alyan takımı, pompa,
3. Çöp poşeti, bıçak.
4. 2 Muz, 2 elma, 5 erik :)

  SDKM önünde +- 10 dk toleransımızı kullanarak 07.40 da Erol ile göz temasını kurabildik. Genel değerlendirme yapıp ilk pedalı çevirdik.


  Bu arada her nekedar yaptığımıza tur desekde bisikletlrimizde bagaj yoktu ve sırt çantası taşımanın dayanılmaz zevkini !!!!!! yaşadık.


 Rotamızı şu şekilde belirledik.

1. Yahyakaptan SDKM - C.topel (12 km.)
2. C.topel - Sapanca kırkpınar hava alanı ( 10 km.)
3. Hava alanı - İstanbuldere Köyü ( 14 km.)
4. İstanbuldere - Nehirland (23 km.)
5. Nehirland - Yahyakaptan SDKM ( 45km.)

   Zaten alışık olduğumuz yaklaşık 12 km. lik C.topel etabını rüzgar gibi geçip ilk duraksama noktasına vardık.
                                               dur bi yol ayrımında resmini çekeyim
(saat yönünün tersi istikamet için kavşaktan sağa döndük. yaklaşık 11 saat sonra ise tam karşıdan geri gelecektik.)

                                      Erol hızını ve ortalamalarını kontrol ediyor.


Burada;   Arkadaşların,
               Siz delimisiniz?
               Allah akıl fikir versin,
               Gidin evde yatın,
               Arabayla gitsenize! bakışları ve sözlü ithamlarının ardından yolumuza devam ettik.

  Buraya kadar olan bölümde üzerimde yağmurluk olduğu için baya bi terlemişim, yağmurluğu çıkarıp ufak tefek hazırlıklar yapıp devam ettik.

  Klasik Sapanca yolu dar ve bisiklet için tehlikeli olduğu için, ayrıca birazda değişik yollardan gitme hevesi ile Maşukiye kasabasına giren otoban üst köprüsünü geçmeden yolun solundaki bozuk yola girdik ve sapanca gölüne paralel bir şekilde yol aldık.



 Herşey gayet iyiydi yol, hava, bisikletler,....

Aman Allahım karşılaştığımız olaydan hemen önce bu muhabbeti yapmışız :)))


Hav hav hav,  hırrrrr,hır, hırrrrrrr.



Erol bıçağı çıkarrtıyor, Geriye bakıyoruz, istesek dönebilir ve alternatif yol bulabiliriz, çarpışmaya 100 metre, konum alıyoruz, plan yapıyoruz, dönmüyoruz, köpek korkusunu yenmek ve başarmak istiyoruz.  Çevredeki çiftlik bağ bahçenin ne kadar köpeği varsa toplanıyor. En az 10 köpek var. Yavaş adımlarla yürüyoruz. Çarpışmaya 30 metre. Erol kamerasını açıyor (sonradan izlediğimizde asfalttan başka birşey çekmediğini anladık) çarpışmaya 20 metre, Ben "Hayırrr" diye yüksek sesl bağırıyorum, köpekler bizimde ses çıkarabildiğimizi görünce duraksıyorlar ve hafifçe geri adım atıyorlar, havlamaya devam.  Köpeklerden istediğimiz tepkiyi aldığımızı gören Erol izlemiş olduğu YOUTUBE 'dog attack' videolarından öğrendiği şekilde " sessizzzzz" diye bağırıyor.  Çarpışmaya 5 metre kala köpekler patika yola geri geri giderek ve havlayarak uzaklaşıyor. Daha doğrusu biz uzaklaşıyoruz ama adrenalin ile bi 100 m falan bisiklet elimizde yürüyoruz. Geçmiş olsun.  Sanki Yunanı denize biz dökmüşüz gibi emin ve gururlu bir şekilde bisikletlerimize binip Kırkpınar hava alanının yolunu tutuyoruz.








  Öyle hava alanı deyince airbus ların, boing lerin indiği değil, böyle daha mütavazi planör, paramotor gibi hava araçlarının indiği, pisti çimlerden oluşan bir hava alanı.
Ayrıca burası bisikletçiler, yürüyüşçüler vb. doğa severler için kamp alanı olarak kullanılabilir durumda. Atın çadırı bakın gökyüzüne.....



  İkimizde evden çıkmadan 1 muz yemişiz. Açlık hissettirmeye başladı kendini, hedefimiz İstanbuldere Köyündeki tesiste kahvaltı yapmak. Ama önce Sapanca ya varıp oradanda yaklaşık 9 Km. de 300 m. yükselen yolu bitirmemiz gerekiyor.



  Ara sıra yoldan göle doğru saparak gezip görmeye çalışıyoruz, ve nihayetinde Sapanca'ya varıyoruz. Fakat Erol un karnı iyice acıkmış durumda. Kaldırıma oturup birer muz daha yiyoruz, sonrasında merkezden geçerek İstanbuldere köyüne doğru tırmanışa başlıyoruz.


                                                                         Karşılama Töreni.





  Yükselirken doğayla iç içeyiz heryer çok güzel, Fakat enerji iyice bitti. Bu tırmanışın ödülü kahvaltı olacak. Dayan......















  Nihayet İstanbuldere köyüne ulaşıyoruz ve deli gibi tesise doğru yol alıyoruz. Tesis muhteşem.









  Enerji depolaması yaptıktan sonra muhteşem bir iniş bizi bekliyordu. Öylede oldu, inerken tekrar aşık olduk bisiklet sürmeye. İnerken dereye doğru giden bir patika dikkatimizi çekti. Sonuç yine mükemmeldi.





  - Soğuktur.

- Olsun.


  Yola devam ediyoruz, hedefimiz Sakarya Nehri kıyısındaki "Nehirland".  Otobanı solumuza alıp ilerliyoruz ve Sapanca gölünün uç noktasındaki parka ulaşıyoruz. Burada belediyenin yapmış olduğu park alanı piknikçilerle dolu.




Devam ediyoruz..





Ve nehirland a varıyoruz.


  Aslında pek umduğumuz gibi çıkmadı burası, Fakat oturup biraz dinlendik. Nede olsa buradan sonra istikamet İzmit.  Uzun bir yol......






Kilometreler uzadıkça yorgunluk belirtileri başlıyor. Nede olsa bu ekibin ilk uzun turu kendi çapında.

  Ve nehirland tan yukarı doğru çıkarak E-5 e bağlanıyoruz. Buradan sonra Adapazarı-İstanbul yolunu takip edip başlangıç noktamıza varacağız ve Sapanca gölünü turlamış olacağız. Bu yol bisikletçiler için iyi sayılır. Yeterince genişlikteki emniyet şeridi, inişler, çıkışlar çok zevkliydi. Enerjide lazımdı tabi.


Bu aşamadan sonra Erol la aramızda zaman zaman farklar oluştu, birbirimizi durup beklmek zorunda kaldık.

  Herşeye rağmen yorucuda olsa güzel gidiyordu. Bazen durup dinleniyor, bazende basıyorduk pedala.



  Eşme kasabasını geçtikten sonra bilenler bilir çok dik 2 aşamalı bir yokuş vardır. Yokuşu görünce tüm gücümü topladım, ayağa kuvvet bastım, fakat bitecek gibi değildi. Birinci aşamasını bitirip Erolu beklemek niyetindeydim ama devam edip ikinci aşamayıda bitirerek beklmeye karar verdim. İkinci aşamanın bitimine 100 m kala................

  Tabiki bilseydim fotoğraf, kamera ne varsa çekerdim;
Erol bir traktörün arkasına tutunmuş, yüzünde antidepresan gülümsemesi ile yanımdan geçti ve uzaklaştı.
Ben boşuna demiyorum " Asla yolda bırakmaz, vazgeçmez, Erol ne yapar eder o yolu bir şekilde bitirir"

  Öylede oldu bahsettiğim yokuş bittikten sonra İzmit'e bir martı gibi süzüldük ve başlangıç noktamıza geri döndük.

  Netice olarak ilk turumuzdu, tecrübesizdik fakat çok zevkli ve eğlenceliydi. Tekrar yeni rotalar oluşturmak için cesaret edindik ve turu böylece noktaladık.

  Tur verileri...



                                                             Tekrar görüşmek üzere...
                                                                        (aly bird)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder